4 Eylül 2007 Salı

kaos olamayınca gelen kaos

Biraz daha bekleyip son maçtan sonra yazmayı planlıyordum bu yazıyı. Ama dayanamadım yine. Bu yazıyı yazarken bir yandan da düşünüyorum hani basketboldan çok mu anlıyorum. En azından Hıncal Uluç kadar anlıyorumdur galiba :)





Basketbol Milli Tkımımız İspanya'da çok kötü oynuyor ve bu akşam sıradan bir takım olarak görülen Almanya karşısında - Nowitzki karşısında mı demeliydim acaba:) - ağır bir yenilgi aldı. Gerçi dünkü maçtan sonra bu maçın ilk yarısını izledikten sonra maçtan sıkıldım ve daha faydalı birşey yapıp "lö fabula destan dö ameli pulan"ı izledim. Ama Efes Cup'tan beri takip ettiğim kadarıyla ortada bir takım yok, herkes kendi havasında. Özellikle geçen seneki kadroya dahil olan "NBA yıldızlarımız".. Geçen seneki takımımız çok savaşan, yenilgiyi kabul etmeyen, aslında çok da ahım şahım oynamayan ve oyunu öyle domine etmeyen; ancak bir kaos ortamı yaratıp bu kaostan karlı çıkan taraftı. Bak yeni bişey geldi aklıma, geçen sene kaos sistemi uyguluyoduk biz yaa... Ve en azından başarılı uyguluyoduk bu sistemi. Bu sitemin ana özelliği genç ve hırslı oyuncularımızın olmasıydı. Uzunlarımız Ermal, Kerem, Kaya, Semih boyalı alanı bir mikser gibi karıştıran ve orayı bozan oyunculardı. Ersan, Serkan ve İbrahim sayı yükünü çektiler takımımızda. Oyun kurucu olarak başta Kerem, daha sonra da Ender ve Engin'de takımı bir orkestra şefi gibi yönetince, her maçta farklı bir oyunucumuz yıldızlaşıyordu. Yani bir takımdaşlık olgusu vardı. Benchte otururken bile oyuncular takım halinde heycanlanıyorlardı. Peki bir senede nasıl oldu da bu takım gitti, ölü gibi oynayan 2002'deki ve 2005'teki hastalıklı takımlar geri geldi? Bence bunun en büyük sorumlusu tabi ki Tanjevic, çünkü çok fundamental şeyler (örneğin belirli bir hücum organizasyonumuz yok, defansta boyalı alan zaafımız var) eksik takımımızda. Bu da antrenman eksikliklerini gösterir. Ayrıca maç esnasında zırt pırt oyuncu değişiklikleri yaparak kafasında bir takım dahi oturtamadığı görülüyor. Fakat oyuncularda da problem var. Bence bu takımın ve kaos sisteminin oyuncusu değiller Hidayetle Mehmet. Yani NBA'de alışık oldukları oyunla yakından uzaktan alakası yok bahsettiğim geçen seneki oyunumuzla. Onlar bu sisteme dahil olamayınca çarklar bir anda bozuluyor. Suçun hepsini onlara yüklemek istemiyorum tabiki. Çünkü diğer oyuncuların da onlardan geri kalır yanı yok. Mesela Engin Atsür nasıl bir oyun kurucudur ya? Bu kadar kötü oyun mu kurulur. Nerde Kerem Tunçeri, niye kadroya çağırılmadı. Bence milli takımımızın asıl kadrosu bu olmamalıydı. Baştan sona yanlışlar içindeyiz ve bütün hazırlık maçlarında da çok açık şekilde ortadaydı. Hıncal Uluç'a laf ettik başta ama doğru söylediği birşeyi burda tekrar etmek istiyorum. 90 Dakika'da kendisine sormuştu Fuat Akdağ "Efes Cup'ta final oynadı takımımız, nasıl buluyorusunuz?" diye. Hatırladığım kadarıyla şöyle demişti, bu takım oyun falan oynamıyor. Hiç bir hücum planı yok, sadece üçlük atıyor girerse kazanıyor ve şimdiye kadar kazandı, ya girmezse nolcak demişti. Evet artık girmiyor, herkes sırayla denediği halde.

Muhtemelen yarın da bizi bir hezimet bekliyor... Umarım artık milli takımızda bir sistem, oluşur ve sisteme uygun oyuncular alınır, yıldızlar da bu sisteme dahil edilir, dahil olmayan yıldızlar da bi güzel çağırılmaz.


Emre Altıntaş

Hiç yorum yok: